1. acayip bir şekilde aniden hastalanmak. biri sanki bağırsaklarını oyun olsun diye mıncıklayıp, seni ikiye katlıyor. nefes bile alamadığın acayip bir acıyla aniden yüzleşiyor olman yetmiyor gibi sanki sürekli hastalık nazı yapıyormuşsun gibi davranılması, asık bir yüzle eve lütfeten bir tavırla yollanman.
    hiç kimsenin umrunda olmayışının verdiği acıyla karın ağrısının yarışması.
    ve ne gariptir ki, umursamaz tavırların baskın gelişi ve ağrıya değil haline ağlaman.
    ve ertesi gün hiç bir şey olmamış gibi hayatına devam etmen...
    ne demişler acı acıyı su sancıyı bastırırmış...
    bence suyun bastıramadığı çok sancı var hayatta.
    ve hayatında bazı dertler gelir geçer bazı dertler deler geçer dedikleri gibi kalbini delip geçen bir çok şey yaşamışken, gecenin köründe bunu hatırlaman...
    beynimiz ve akıl kıvrımlarımız bize her daim acayip oyunlar oynuyor...
  2. arkadaşımla bir yerden dönüyorduk. çöpleri karıştıran bir adam gördük. saçı sakalı birbirine girmiş ama genç biri. haşlanıp yarısı yenip çöpe atılmış mısır'ları yenebilir mi diye yokluyor.
    azıcık ilerledik ve yanımızdan geçen bir ada'ma çöpleri karıştıran adamı göstererek arkadaşımla bir araya getirdiğimiz küçük bir miktar parayı vermesini rica ettik.
    ada'm çöpleri karıştıran ada'mın yanına gitti biraz konuştu ve geri döndü verdiğimiz paralar elindeydi.
    ada'm ben dilenci değilim, demiş. o günü yaşadığımdan beri ada'mın deli olmadığına dair içimde garip bir his uyanıyor. ve bu anının beni niye bu kadar üzdüğünü de çözemiyorum.

    yine aynı arkadaşımla pazara gitmiştik. çok önemsiz bir iki şey aldık. neydi şimdi hatırlamıyorum. arkadaşım iki liralık şey için yüz lira vermiş. üzerini almadan dönmüşüz. tam fark ettik ve o esnafı bulamayız diye konuşuyoruz. arkamızdan biri seslendi. paranızın üstünü unuttunuz, dedi ve 98 tl arkadaşımın avucuna bıraktı, teşekkür bile edemeden uzaklaştı.
    bunu hep kötü zaman'larımda hatırlamak isterim. belki de dünya hala bu güzel insanlar için dönüyordur, diye geçiririm içimden!
    ve kendime senin entel dantel acıların ne ki, onca acı onca yoksulluk varken, derim.